Nerde O Eski
Bayramlar
Eskiden
büyüklerimiz derdi, dedelerimiz, ninelerimiz, amcalarımız, teyzelerimiz: Nerde
o eski bayramlar diye. Çok anlamazdık arada kulak kabartır masal gibi dinlerdik.
Şimdi ne demek istediklerini o kadar iyi anlıyoruz ki. Artık biz 90 lar nesli
böyle serzenişlerde bulunmaya başladık. Yaş aldıkça ibre misali tersine dönüyor
işte.
90 lar
kuşağı çok iyi bilirler, ben ve benim emsallerim. Bayramdan günler önce
heyecanımız başlardı, bayram telaşı. Bayramın gelişi herkeste bir neşe ve
mutluluk yaratırdı. Annelerimiz günler öncesinden bayram temizliği yapar,
ikramlıklar hazırlanırdı. Dolmalar, zeytin yağlısı ayrı etlisi ayrı, baklavalar,
kadayıflar, börekler.... Temizlik farklı olurdu, bütün ev temizlenir, bayrama
özel vitrin örtüleri değişirdi. Kullanmadığımız sadece misafirlere has olan
salonun kapısı açılır, girmemize izin verilirdi. Tüm aile alışverişe çıkardı.
Karınca kararınca bütçenin el verdiği doğrultuda ev fertleri yeni kıyafetler alırdı.
Bayramdan bir gün önce, yani arife günü mutlaka banyo yapılırdı. Çünkü
büyüklerimiz derdi ki arife suyuna girersen boyun bir arpa kadar uzarmış.
Bayram
sabahında tüm radyolarda, bayrama özel türküler, şarkılar çalınırdı. Bunlardan
en güzeli de Barış abinin 'Bugün Bayram' şarkısı... Arife gecesi uyumak biz
çocuklar için o kadar zordu ki çünkü çok heyecanlanırdık. Başucumuzda duran
bayramlıkları giymek için sabırsızlanır, bir türlü uykuya dalamazdık. Nerde
öyle çeşit çeşit mağazalar, pazardan alınan cimcimeli kumaşla annemin diktiği
elbise benim için en güzel bayramlıktı. Rugan kırmızı ayakkabıları unutmak mümkün
mü, beyaz çorabım, hepsi başucumda. Bir an önce sabah olsun diye dua ederdim.
Sabah
erkenden kalkar hemen yepyeni bayramlıklarımızı giyerdik. O güzel kıyafetlerle
dışarı çıkmak biz çocuklar için muazzam bir duyguydu.
Bayramlıklar
giyildikten sonra tüm aile güzel bir kahvaltı yapardık, kahvaltı masasındayken
kapı çalardı, çocuklar iyi bayyamlayyyyyy diyerek bayram şekerlerini alırlardı.
Sonra biz çıkardık şeker toplamaya.....
Davulcu
harçlığını almak için bayram sabahı gelirdi, güzel bir mani patlatır, babamız
da ona cebinden çıkarır para verirdi. Sonra, ilk önce büyükler ziyaret
edilirdi. Yaşıyolarsa, hala, dede ve ninelerimize bayramlaşmaya giderdik. Allah
rahmet eylesin, ananem her bayram harçlığımı oyalı bir mendilin içine koyar verirdi
zaman mendilden ziyade harçlık benim için çok önemliydi. Âmâ şimdi o oyalı
mendilin değerini çok daha iyi anlıyorum. Ölen büyüklerimiz için kabir
ziyaretinde bulunurduk zaman bizi ürkütse de dua etmek içimize bir rahatlık verirdi.
Sonra başlardık bayram ziyaretlerine, el öpmeler, sunulan ikramlıklar, dökülen
kolonyalar, ikram edilen şekerler, içilen kahveler. En çok ta kahve içmek
isterdim. Annemin: hayır çocuklar kahve içmez.... demesi hala kulaklarımda,
kahve daha da merak uyandırır kokusu bizi cezb ederdi. Bayramda herkes en az
iki kilo alırdı.
İşin en
güzel kısmına gelelim. Bayram harçlıklarımızı aldıktan sonra soluğu mahallede alırdık.
Gün hiç bitmesin isterdik. Bayram günlerinde sokaklar panayır alanı gibi
olurdu. Bütün çocuklar dışarı çıkar, bayramlıklarını birbirine gösterirdi zaman
AVM ler yoktu. Toplanan bayram harçlıkları mahallenin bakkalında ıslatılırdı.
Laf aramızda en çok leblebi tozunu severdim.....Erkek çocuklar maytap, torpil, kız
kaçıran, ile yakınındakini korkuturdu. Benim de en korktuğum şeydi. Erkekler
uzun eşek oynar, kızlar ip atlardı. ‘Laleli bir içeriye gir, ipten tut dışarıya
çık'en sevdiğim oyundu. Körebe, yakartıp, saklambaç en sevilen oyunlardı.
Mahallede
seyyar salıncakçı gezerdi sokak sokak. Şimdinin lunaparklarında bindiğimiz
devasa döner salıncakları o zaman küçücüktü. Hepimiz sıraya girerdik bu zevki
yaşamak için. Sonra elma şekeri, macun, pamuk şekerci gelirdi, ve hiç istememekte
akşam olurdu ve biz evlerimize girerdik. Ertesi gün gittiğimiz eş dost bize
iadeyi ziyarette bulunurdu. Onların çocuklarıyla oynamak farklı bir eğlence
olurdu bize.....
İşte böyle
neşeli böyle dolu dolu geçerdi bayramlar... Mutlulukla, heyecanla, coşkuyla,
şekerle, şerbetle
Gelelim
günümüze.....Böyle iyiydi aslında....Maalesef eski bayramların yerinde yeller esiyor.
Hele ki andemiyle mücadele ettiğimiz şu günlerde, bayramların çok ta önemi
kalmadı, sağlığın, nefes almanın bir yudum sıhhatin değeri paha biçilemez. İşte
ben de bu gün, sizler için Türkiye İçin Dünya için sağlık diliyorum ve ümidimi kaybetmedim.
Daha nice sevgi dolu beraberce geçireceğimiz bayramlar çok yakında....Değişim
Medya, Değişim radyo ailesi olarak, başta Semih Çolak, Özkan Doğan ekip
arkadaşlarım Çiğdem Koç, Muhammet Sorhan, Özge Cerrah, Özgür Barış, Ferhat
Gedik ve bendeniz Elif Yapıcı, Sağlıklı nice bayramlar dileriz. Kalın
sağlıcakla......